Son zamanlarda Taksime gideniniz var mı? Bu da soru mu, hepimiz uğrarız istemesek de Taksim’e değil mi! Sizi bilmem ama benim dikkatimi sayısı gözle görülür bir şekilde artan yabancı öğrenci grupları çekiyor. Sarı saçlar, farklı diller, farklı giyim tarzları… Diyeceksiniz ki, Taksim burası turist bolluğu çok normal… Hayır, hayır, bu kalabalık yazın artan turist sayısı değil, bu kalabalık sayısı her yıl katlanarak artan değişim programı ile gelen yabancı öğrenci sayısı. Herhangi bir eğlence mekânına girdiğinizde kulağınızı hemen konuşulan yabancı diller tırmalıyor mu mesela? Sizi bilmem ama bu durum beni çok mutlu ediyor…
Neden mi? Çünkü biz farklılıkları çok zor kabullenen ve farklı olanı güzel görmek yerine ötekileştiren bir milletiz, bu noktada ülkemize, çoğunluğu Erasmus öğrencisi olmakla birlikte, yağmaya başlayan değişim öğrencileri ile fark etmeden değişiyoruz, işte tam da bu beni sevindiren… Pinbahis sitesine destek ve sizlere yol göstermek amacıyla pinbahis kayıt sayfamızda, sitemizin doğrudan giriş ve pinbahis bağlantılarını bulabilirsiniz.
Son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz Erasmus değişim programı Avrupa Birliği’nin parasını belki de en doğru amaç için harcadığı kapsamlı bir hibe programıdır. Son yıllarda katılan öğrenci sayısının katlanarak artığı değişim programı ile ülkemiz ciddi anlamda yabancı öğrenci misafir etmekte ve Avrupa’ya öğrenci göndermektedir. Gelen öğrencilerin ülkemize kattığı renklilik beni çok Milanobet mutlu etse de, asıl sevindirici şey Erasmus ile Avrupa’nın kapılarının Türkiye’de okumakta olan tüm öğrencilere açılmış olmasıdır. Üniversite eğitiminin bir ya da iki dönemini Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde geçirmenin maddi ve manevi anlamda bir öğrenciye neler katacağını anlatmak çokta kolay değil, bunu bizzat yaşamak lazım diye düşünüyorum. Ancak ben yine de bu konuda çekincesi olan öğrencilere naçizane deneyimlerime dayanarak birkaç şey söylemek isterim, çünkü bu deneyimin bireyden öte bu toplumu değiştirebileceği kanısındayım.
Farklı topraklara gitmek aslında sadece başka binalar ve yapılar arasında sokakları arşınlamak değildir, farklı topraklarda nefes almak aslında başka insan hikâyelerine akmak, başka dillerde şarkılar söylemek ve başka ten renklerine âşık olmaktır…
Yurtdışında okumak denince genelde aklımıza özgeçmişimize ekleyebileceğimiz sıra dışı bir deneyim gelmekte, tabii ki bizden beklenen rekabetin zorlaştırdığı koşullarda iş bulmak için yanımızdakinden her zaman biraz daha iyi olmaktır, yurtdışı eğitimi de bu doğrultuda öğrencilerin ne yazık ki çokta kıymetini bilmeden değerlendirdiği bir deneyim olup çıkmakta. Oysa bize unutturulan şey, yaşadıklarımızı öz geçmişimize eklemekten çok, var oluşumuza ve kimliğimize eklememizdir. Bunun üzerine biraz düşünmek gerektiğine inanıyorum.
Değişim öğrencisi olarak Almanya’da geçirdiğim bir yıl, birkaç satıra sığdıramayacağım deneyimler, güzel anılar ve dostluklar kattı bana, değer yargılarımı ve amaçlarımı tekrar gözden geçirten bir yıl oldu benim için. Ne yaşadığımın, ne kadar gezdiğimin ya da kaç partiye katıldığımın çokta önemi yok aslında. (Her ne kadar bunların tüm detayları ile anlatmak istesem de) Sınırlamalarla, tabularla, baskılarla çevrelenmiş bu toplumda hala üniversite öğrencisi iseniz ve değişim öğrencisi olma şansınız var ise hiç düşünmeyin çıkın sınırlarınızdan, bu deneyimin ne getirip götüreceğine bakmaksızın, yıl kaybedeceğinizi düşünmeden, alt üst olma korkusu yaşamadan, ailenizden biraz uzakta, size hazır sunulan her şeyi bırakıp, kolay olandan uzaklaşıp, yabancı olanı tatmaya…
Kendinize doğru bir yolculuk olarak görün bunu…
Geride bırakın size tanıdık olan her şeyi, döndüğünüzde nasılsa orada olacaklar, siz değişimle değişmeye gidin…
Melih Kahraman
