365 Gün Eğitimin Merkezi www.egitim365.com
2013-01-31 18:03:15

Ocak ayı kayıplarımızla erken gelen sonbahar...

Bahadır ŞAHİN

bahadir.sahin@hotmail.com 31 Ocak 2013, 18:03

Yazmak için son gününü bekledim, bir hainlik daha yapacak mı diye...
Hem hain çıktı bu ocak hem de onlarca belki de yüzlerce ocak söndürdü bu 2013'te.
 
Sonbahar yaprakları gibi teker teker döküldüler daha sonbahar gelmeden. Sanatçısından, bilim adamına, sinema dünyasından spor adamlarına kadar bir çok alanda bu ülke için hizmet etmiş değerlerimizi yitirdik biz bu ocakta. Doymak bilmedi bir türlü ocak ayı ama işte bu da onun ocağının, söndüğü son gün işte. 
Son günümüzün bugün olduğunu bilseydik bizler neler yapardık? Bu soruyu duymuşusunuzdur defalarca ama bir kez daha düşünün derim ben yine.

Her yaşın ayrı bir güzelliği olduğu gibi belki de her dönemde de farklı anlarda değişebilir son gün isteklerimiz.

Ölüm kayıp değil belkide, asıl kayıp yüreklerimizde öldürdüklerimiz. değil mi?

Şimdi bir düşünün akşam haberleri saati..  Saatler 19:00'u gösteriyor.

Her gece bu saatlerde evimize konuk ettiğimiz ve tüm sıcaklığı, kendine has üslubuyla Türkiye'yi anlatan Mehmet Ali Birand'ı unutmak mümkün mü?
Türk gazeteciliğine mihenk taşı olmuş belgeselleri, zaman zaman tiyatro sahnelerinde bıraktırdığı tebessümler ve yetiştirdiği gazeteciler onu hep hafızalarda tutmayacak mı?

Can Kırca, Mithat Bereket, Deniz Arman , Can Dündar, Cüneyt Özdemir,... Liste uzar gider yazmaya devam edersek eğer.  Mesleğe birçok isim kazandırdı.  Güzel şeyler öğretti. Öğrencisi Cüneyt Özdemir son yazısında vazgeçmemeyi öğrendim diyordu ustası için.

Bir diğer önemli gazeteci kaybımız da  dosya haber konusunda önemli izler bırakmış Sadun Tanju'ydu. Burhan Felek Basın Hizmet Ödüllü Tanju da veda etti arkasında bıraktığı onlarca dosyayla.

Eksiliyordu  bir bir değerlerimiz ama ölüm işte.. Çalıyor kapıyı hiç ummadığımız bir anda. Tanju içinde uykusunda çalmıştı kapısını ölüm.
 
Dünyaya geldik bir kere / Kavgayı bırak her gün bu şarkımı söyle / Sevdikçe güler her çehre / Amaçlar hep bir olsun / Kalpler hep birlikte
 Sev Kardeşim diye hoş sadalar yükselten Şenay Yüzbaşıoğlu da gitti.
 
Devlet Tiyatroları sanatçısı ve rejisörü İsmet Hürmüzlü, sinemaya da uyarlanan Ağır Roman kitabının yazarı Metin Kaçan,tiyatro ve sinema sanatçısı Alev Sururi, oyuncu ve yönetmen Savaş Akova, modern sanatımızın dünyaya açılmış önemli isimlerinden Burhan Doğançay da sonbahar yaprakları gibi döküldüler birer birer bu Ocak' ta.

Mavi senfoni ile yaşayan en pahalı ressamlar arasında anılmış, eserleri yurt dışında da beğeniyle takip edilen ve sergilenen Doğançay'da gözlerini yumdu bu dünyaya bu Ocak'ta.
Ölmeden önce eserlerinin sergilenmesi için bir müze de oluşturmuştu Doğançay..

Giderayak gelecek kuşaklarda sanatı yaşatmak için son göreviydi bu.

Değerli bilim adamlarımızı da yitirdik biz bu Ocak'ta. Ölüm haberlerini ilk duyduğumuzda inanmak istemedik. 
Her canlı bir gün ölümü tadacaktı ama o gün keşke bugün olmasaydı demeden de edemedik.

Yüreğimiz burkuldu, içimiz acıdı. Sevenlerine sabır, merhumlara Allah' tan rahmet diledik.

Akademisyen ve gazeteci Prof. Dr. Toktamış Ateş, çocukların deprem dedesi Işıkara'ydı bilim adamlarından kayıplarımız.

Prof Dr. Ahmet Mete Işıkara belki de dinlenmesi gereken günlerde Türkiye'nin yarınları için insanlarımızı deprem konusunda bilgilendirmek ve uyarılarda bulunmak için kilometrelerce yol katetmişti. "Deprem değil bina öldürür" sözünü belleklerimize kazımıştı. O da gitti diğerleri gibi.


Türk futboluna hizmet etmiş teknik direktör Arif Peçenek de edebiyatımızın ögretmen yazarlarından İsmet Kür de ve son olarak parmaklarıyla piyanolara hayat veren, söylediği şarkılarla içimizi
ısıtan Ferdi Özbeğen'de gitti bu Ocak'ta.

Tanrıya Feryat,Bir Düşmeye Gör filmleri ekrana geldikçe hatırlayacağız Özbeğen'i. 80'lee damgasını vurmuş sanatçı şarkılarıyla anımsanacak ve onun izinden giderek yabancı şarkılara türkçe sözler yazmaya devam edecek gençlerimiz. Hayat devam edecek ama yine de.

Aramızdan ayrılanların bizde bıraktığı acılara ve hatıralara karşı hafızamız sınanarak hayat devam edecek yine.

Necip Fazıl'ında söylediği gibi yapın siz de. Ciddiye almayın hayatı.  "Fazla ciddiye almayın şu hayatı; Nasıl olsa içinden canlı çıkamayacaksınız". diyor ya...
 
Yazıda bahsettiğim ve bahsetmediğim diğer tüm kayıplarımızın yaptıkları gibi yapmakta mesele.

Esas mesele yaşarken daha,  yarınlara bırakılacak miraslarda yaprakları dökmeden önce.


SON SÖZ
Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük. Bir başka bahar için sadece yaprak döktük.  [Mevlana Celaleddin-i Rumi]
 
 
 
 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.